Stres durumunda farklı davranış şekillerinin sergilenebildiğini belirten Diyetisyen Aybüke Hallaç, bu dönemlerde beslenme alışkanlıklarının önemine değindi.
Sürekli stresli olunan zamanda salgılanan hormonlar, belli tipte hücrelerin yağ hücresine dönüşmesine bu da istenmeyen kilo alımına neden olabiliyor. Bu sebeple sadece stresli olunan zaman tüketilen besinlerin değil, stres seviyesinin de belli bir süre boyunca yüksek olması kilo alımına yol açıyor. Günlük yaşamın getirdikleriyle birlikte stresin oluştuğunu kaydeden Diyetisyen Aybüke Hallaç, bu dönemlerde beslenme alışkanlıklarının önemini vurguladı.
Çankırı’da görevini sürdüren Hallaç, “Stres günlük yaşantının getirdikleriyle son dönemlerde gündelik yaşamda sık sık dile getirdiğimiz bir kelime haline geldi. Bazen aldığımız bir haber bazen günlük rutinlerimiz hatta trafik bile stresli olmamıza neden olabiliyor. Stres durumunda farklı davranış şekilleri gösterebiliyoruz. Kimileri bu durumda biriyle paylaşıp rahatlıyor kimileri yalnız kalıp bir yürüyüş yapmak istiyor kimileri uyuyor kimileri ise yeme davranışı sergiliyor. Yeme ve stres arasındaki değerlendirilecek ilk konu ise şüphesiz ki ‘duygusal yeme bozukluğu’dur. Duygusal yeme bozukluğu yalnızlık, ilgi ve sevgi ihtiyacı, günlük yaşamımızla alakalı yaşadığımız olaylara karşı gösterdiğimiz çok yemek yeme veya hiç yemek yemeyerek kendini cezalandırma davranışı olarak tanımlanabilir” dedi.
“Çekilen sıkıntıların acısını bedenden çıkarmayalım”
Stresin çoğu hastalığın başlangıç sebeplerinden biri olduğuna değinen Diyetisyen Hallaç, “Stresli dönemlerde hem besinlerle alınan enerji artıyor hem de fiziksel aktivite bu dönemlerde azaldığı için harcanan enerji azalıyor. Dolayısıyla kilo artışına sebep olabiliyor. Bir etkisi ise stres anında vücudumuzda sentezlenen ‘kortizol’ hormonudur. Kortizol salgılanmasıyla ‘leptin’ yani, tok olduğumuzu bildiren hormonun salgılanması azalıyor. Tabii bu da kilo artışına sebep olabiliyor. Hatta kortizol salgılanmasıyla hipertansiyon, insülin direnci gibi sağlığı bozan durumlar oluşabiliyor. Elbette stres yapıp yapmamak çoğu zaman elimizde olmuyor. Ama bu konuda yapılması gereken stresi yönetmektir. Bu dönemlerde çektiğiniz sıkıntıların, üzüntülerin acısını bedeninizden çıkarmayı bırakmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.
“Sevdiğiniz aktiviteleri yapın”
Bu dönemde bir diğer yapılması gerekenin açlığı anlamak olduğunu vurgulayan Aybüke Hallaç, “California Üniversitesinde yapılan bir araştırmaya göre, her gün şükretmek, elinizdekinin değerini anlamak; sağlığınıza kortizol hormonunun salgılanmasını azaltarak olumlu etkide bulunuyor. Sevdiğiniz aktiviteleri yapın. Size kitap okumak mı iyi geliyor, yürüyüş mü, belki resim yapmak. Buzdolabına yönelmek yerine bunları yapın. Bu dönemde yapılması gereken diğer bir şey ise açlığınızı anlamaktır. Açlığınız fiziksel bir açlık mı yoksa duygusal mı? Fiziksel açlık yavaş yavaş gelir, doyduğunuzda tekrar yemek istemezsiniz. Duygusal açlık ise birden gelir. Doyduğunuzu hissetmezsiniz. Hissettiğiniz açlık belirli besinler içindir. Mesela bir hamburger, çikolatalı bir tatlıya karşı açsınızdır fakat günlük yediğiniz yiyecekleri yemek istemezsiniz. Duygusal açlık durumunda kendinizi farklı bir aktiviteye yönlendirmeye gayret edin” şeklinde konuştu.
“Meyve, balık ve süt ürünleri depresyonla ters ilişkili”
Stresli durumlarda tüketilmesi gereken gıdalardan da bahseden Aybüke Hallaç, şunları dile getirdi:
“Peki, stresli olduğunuz zamanlarda neler yemeniz gerekiyor? Son dönemlerde dilimize girmiş ‘Comfort Food’ yani stres anında yenildiğinde stresi azaltacağına inanılan yüksek karbonhidratlı, yüksek yağlı besinlerin tercih edildiği görülse de bu yiyeceklerin yenilmesi bir kısır döngüye sebep olabileceğinden tüketimleri doğru değildir. Yapılan araştırmalarda; magnezyum içeriği nedeniyle bitter çikolata, bademin; C vitamini içeriği nedeniyle portakal, kivi gibi meyvelerin; Omega 3 nedeniyle balık tüketiminin; çinko nedeniyle kepekli tahıllar, süt ürünlerinin depresyonla ters ilişkili olduğu görülmüştür.”