Yaşamın en önemli hedefi mutlu olabilmektir. Mutluluk tanımı ve kriterleri toplumlara, kültürlere, yaşa, eğitim seviyesine ve ekonomik duruma göre değişebilir.
Savaştan dolayı yurdundan kopan mülteciler için, çadır ya da sudur mutluluk. Veya yaşamak için bir kara parçasına göç yolculuğudur. Kimi için, bir yuva ve bir kase sıcak çorba iken mutluluk, kimi için sağlıklı nefes alabilmektir. Gelelim obezite ve mutluluk ilişkisine. Bu kadar “normal kilolu” insan arasında yaşayan obez insanlar mutlu mu? Bu soruya yanıt arayalım.
Şen şakrak görünüyorlar
Çevremizde tanıdığımız obez insanların çoğu şen şakraktır. Dışarıya inanılmaz bir özgüven yansıtırlar. Esprili, sıcak ve çok mutlu görünürler. Göz önünde olan bir çok obez olan sanatçı da mutluluk tablosu çizer. Gerçekten de böyle mi? Obez insanlar çok mu mutlu? Eğer şişmanlık mutluluk kaynağı ise normal kilolular bir an önce şişmanlamalı! Öyle mi? Tabii ki gerçekler farklı. Mutluluğu etkileyen onlarca ve hatta yüzlerce faktör var. Obezite bu faktörlerden biri değil. “Obezim ama mutluyum” çok inandırıcı gelmiyor. Obez bireylerin yüzde 40′ ında en az 1 psikopatoloji bulunuyor.
Anksiyete, kaygı, depresyon gibi birçok psikolojik rahatsızlığa sahip olma ihtimalleri var. Ama bunlardan en önemlisi kaygı. Hayatından endişe eder obez insanlar hayli fazla. Kiloya bağlı uyku apnesi olan biri, her gece uyanamama korkusu ve kaygısıyla uyumaya çalışır. Her an ayağı takılıp düşecek korkusu yaşar. Çocukları olan obezler “onların büyümesini görebilecek miyim” kaygısı taşır. Şekeri, tansiyonu vardır. Dizleri artık bu kadar ağır yükü kaldıramıyordur. Bırakın çocukları ile parkta oynamayı, eğilip ayakkabısının bağını bile bağlayamıyordur.
Ölüm korkusu yaşıyorlar
Ölüm korkusu yaşar obezler. Komşusu obezdir ve kalp krizinden ölmüştür. Başka bir arkadaşı beyin kanaması geçirmiştir. Diğer tanıdığının kiloya bağlı bel fıtığı vardır. Kendisi de adaydır bu hastalıklara. Tedavi olmak ister. Obezite cerrahisi vardır. Ama bu cerrahi hakkında kafalaları karıştırılır.
Medyada yer alan kimi ölüm ve komplikasyon haberleri hemen obezite cerrahisine bağlanarak büyütülür, gözlerine sokulur. Dolayısıyla tedaviden de korkmaktadır. Bu kadar kaygının ve korkunun olduğu bireyler mutlu mudur? Aslında cevabı çok zor bir soru. “Obezitenin mutluluk üzerine etkileri var mı?” sorusuna aranan yanıtta Bilim dünyası farklı fikirlere sahip.
Obezler çok varlıklı da olsa mutsuz!
2015 yılında Avusturya, Almanya ve İngiltere’de yapılan bir araştırmada, “öznel iyilik hali”nin kiloyla orantılı değişken olduğuna değiniliyor. Öznel iyilik hali ile sağlıklı olmak arasında fazla kilolu,(Vücut Kitle İndeksi 25-30 arası olanlar) ve hafif obez bireylerde pozitif bir bağlantı var. Ancak morbid obezlerde yani hastalıklı şişman olanlarda öznel iyilik hali ve mutluluk skoru, bireyin ekonomik durumundan bağımsız olarak azalıyor.
Yani ister zengin olsun ister fakir, hastalıklı şişman olan bireylerde kaygı, korku artıyor ve mutluluk, iyilik hali gittikçe azalıyor. Sadece hastalık ve ölüm gibi kaygıların nedeni değil obezite. Mutsuzluğun da nedeni. Obez bireyler toplumda kabul görmüyorlar. Estetik görünüm üzerinde kurulan bir pazar ve yaşam şekli olan sözde modern dünyada; obez bireyler ister istemez toplumdan dışlanıyorlar. Beğenilme arzuları ile sosyal çevreden gelen negatif etkiler kendilerine olan güvenlerinin ve saygılarının azalmasına neden oluyor.
Korkutan araştırma sonuçları
2010 yılında yapılan bir bilimsel çalışma tüyler ürpertici. Şeker ile tatlandırılmış gazlı içeçek ve fast food tüketiminin çocuklarda mutsuzluk nedeni olduğunu iddia ediyor bu araştırma. Taiwan’da okul çağı çocuklarının yüzde 38’inde psikolojik ya da davranış problemleri saptanmış. Çocukları fast food ve şeker katkılı içecek tüketim alışkanlıklarına iten en önemli faktör anne ve babaların da bunları tüketmesi olarak belirlenmiş! Bu beslenme şeklinin çocuklarda mutsuzluk nedeni olduğu saptanmış.
Yani çocuk , anne babasını örnek alıyor. Doğru beslenme alışkanlığını çocuklarınıza baskı ile öğretemezsiniz. Siz doğrusunu yapın kafi. Zaten çocuklarınız sizi taklit edeceklerdir. Araştırmada kırsal alanlarda yaşayan çocukların daha mutlu olduğu saptanmış. Çünkü fast food yok, şekerli içecekler daha az. Çocuklarda mutsuzluğun en önemli nedenlerinden biri de modern kent yaşamı. Gürültü, kirlilik, güvenlik, kalabalık ve benzeri faktörler mutsuzluktaki en önemli nedenler olarak gösteriliyor. Tabii ki beslenme alışkanlıkları da.
Kilo verenler özgüven patlaması yaşıyor
Obezitenin toplum tarafından bir hastalık olarak görülmemesi, obez olan bireye bakışı da etkiliyor. Obezlere mobbing uygulayan bir toplum ortaya çıkıyor. Ve sonuç mutsuzluk. Obezlerin hepsi mutsuzdur diyemeyiz. Ama obezitenin mutsuzluk üzerine etkileri var. Öznel iyilik halini azaltıyor bireyin. Çevremizde gördüğümüz tüm obez bireyler şen şakraklar. Çok mu mutlular? Yoksa mutluluk oyunu mu oynuyorlar? Cevabı zor soru.
Kesin olan ise obezite cerrahisi ile ideal kilolarına ve sağlıklı yaşamlarına ulaşan bireylerin daha mutlu oldukları, özgüvenlerini kazandıkları. Hatta özgüvenlerini geri kazanmak ile kalmayıp özgüven patlaması bile yaşadıkları. Sosyal medyada neden devamlı hastalar, kilo verdikten sonra, “öncesi” ve “sonrası” fotoğraflarını paylaşıyorlar sorusuna en güzel cevap bu sanırım. Bu saçma soruyu soran normal kilolu anormal insanlara bir mesaj veriyorlar. Önceden sadece yüzlerini profil resmi yapanlar, kilolarından utananlar, “biz de normaliz ve artık biz de sağlıklıyız” diyorlar bağıra bağıra.