Tüm dünyada binlerce kişinin ölümüne neden olan koronavirüs salgını sonrası yaşanan karantina süreci çeşitli sağlık problemlerini de birlikte getirdi.
Prof. Dr Osman Müftüoğlu Hürriyet’teki köşesinde karantinanın sağlığımız üzerindeki etkilerini yazdı…
Siz de farkında olmalısınız, son birkaç haftadır psikolojik kökenli bedensel sağlık sorunlarında ciddi bir patlama var.
Sebebi de çok net ve açık: Uzayan tecrit günlerinin sıkıntısına eklenen korku, kaygı, endişeli ruh halimiz.
Tıp bilimi bu gibi sağlık sorunlarını topluca ‘PSİKOSOMATİK PROBLEMLER’ başlığı altında topluyor. Psikosomatik sorunlar ruhsal alandaki çatışmalar nedeniyle bedende oluşan geçici ve çakma problemler anlamına da gelebiliyor.
Peki psikosomatik problemler listesinde neler var, hangi sağlık sorunları psikosomatik olarak değerlendiriliyor? Bu soruları yanıtlamadan önce şu ayrıntıyı net ve açık olarak bilelim: Her şey gibi, stresin de “azı karar, çoğu zarar!” Yönetilemeyen yoğun stres saldırıları sadece ruhu değil bedeni de yorar, bozar. Hipertansiyondan kalp krizine, aritmiden reflüye pek çok bedensel soruna da zemin hazırlar… Ama bilelim ki bunlar biraz daha farklı konular. Karantina günlerindeki sağlık sorunlarına gelince…
SORUN 1: GÖBEKLENDİK
‘Evde kal’ süreci çoğumuza en az birkaç kilo fazlalık ekledi. Bunda en büyük etkenlerin hareketsizlik ve sık tekrarlanan atıştırmalar olduğu kesin. Strese bağlı yeme davranışı bozukluklarını da bir kenara not edin.
SORUN 2: HALSİZ, TAKATSİZ KALDIK
Bugünlerde kiminle telefonda konuşsam “Hocam, çok halsiz ve yorgunum, elimi kolumu oynatacak enerjiyi bile bulamıyorum” diyor. Haklılar! Bilelim ki halsizliğin, yorgunluk, isteksizlik ve bitkinliğin de arka planında yine stres faktörü var. Ona korku, endişe, kaygı artışını da ekleyebiliriz. Ek olarak da giderek belirginleşen hareketsizlik sorunumuz geliyor. Bu arada uyku kaymalarının etkisini de unutmamamız lazım.
Sağlıklı bir bağırsak boşaltım alışkanlığı için, beslenme ve aktivite düzenimizin değişmemesi ilk şarttır. Eğer bu ikisi değişir, bunlara bir de uykusuzluk sorunu eklenirse kabızlık kaçınılmazdır. Karantina günlerinde en çok konuşulan, en sık yakınılan sağlık sorunlarından birinin de kabızlık olması, işte bu nedenle sürpriz sayılmamalıdır.
SORUN 6: CİNSELLİK DİBE VURDU
Sağlıklı bir cinsel yaşam için, sağlıklı bir beden ve ruh hali vazgeçilmez şartlardır. Pandemiyle ortaya çıkan değişimlerin, bedensel ve ruhsal sağlık üzerindeki olumsuz etkileri hatırlanırsa böyle zamanlarda cinsel hayatın dibe vurması kaçınılmazdır.
SORUN 7: REFLÜ ATAKLARI SIKLAŞTI
Stresin en çok ürettiği hormonlardan biri de kortizoldur. Gündemde kortizol artışı varsa, reflü atakları kaçınılmazdır. Karantina günlerinde de beklenen oldu, kortizol seviyelerimiz tavana vurdu! Mide ağrısı, yanması, ekşimesi, kaynaması, göğsün tam ortasına taş gibi bir ağırlığın oturması gibi şikâyetlerden yakınıyorsanız muhtemel ilk nedenin mideden yemek borusuna asitli gıda kaçışı olduğunu unutmayın.
SORUN 8: KAŞINIYORUZ
Karantinanın zirve yaptırdığı sıkıntı hissine, endişe ve korkularımız da eklenince alerjik sorunlarımız da anında tetiklendi. Pek çoğumuzun kaşıntı ve döküntülerden yakınması işte bu nedenle şaşırtıcı değil. Ben çok sayıda kişinin kurdeşen (ürtiker) atakları yaşadığına bizzat şahit oldum. Bilelim ki bunlar da psikosomatik diğer sorunlar gibi bir süre sonra virüsle birlikte kendiliğinden kaybolup gidecektir.
KÖTÜ HABER: OBEZLERİN İŞİ DAHA ZOR
Obezite pek çok problemin tetikleyicisi. Şeker hastalığının, kalp damar hastalıklarının, akciğer fonksiyon bozukluklarının bir numaralı nedeni. Ama çok daha önemlisi muazzam bir kronik iltihap yani kronik hastalık tetikçisi.
Obezlerdeki bu kronik iltihaplanma hali COVID–19 enfeksiyonunda riskleri en az ikiye katlıyor. Obezlerde, obez olmayanlara oranla COVID-19 daha ağır seyrediyor. Bu bilgi son olarak İngiltere’de Glasgow Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırmayla da teyit edildi.
BİR SORU: BUGÜNLERDE NEDEN DAHA ÇOK SEBZE VE MEYVE YEMELİYİZ
Sık sık tekrarlıyorum: Korona günlerinde beslenme sisteminize daha çok sebze ve meyve ilave edin. Daha sık ve bol, taze, renkli sebze, meyve tüketin. Bunların mümkün olanlarını da çiğ olarak yemeye gayret edin.
Bu önerimin iki sebebi var. İlki, antioksidan kazanımını arttırmak. Bugünlerde bedenlerimize daha çok kuversetin (elma, soğan), miristin (çilek, domates), apigenin (maydanoz, enginar, greyfurt) gibi antioksidanlardan zengin sebze ve meyveler yüklememiz lazım.
İkinci nedene gelince: Meyve ve sebzeler bilindiği gibi neredeyse gırtlaklarına kadar C vitamini yüklü. Ayrıca iki grup besin de vitaminler ve minerallerden yana çok zengin.
Bu saydıklarımın hepsi ve özellikle C vitamini bağışıklık sistemimizin en güçlü destekçileri.